AKUT APANDİSİT NEDİR?
Akut Apandisit, "apandis" (appendix vermiformis) adı verilen organın ani iltihaplanması sonucu meydana gelen bir hastalıktır. Toplumda her 100 kişiden 8'inin hayatları boyunca Akut Apandisit olma olasılığı mevcuttur. Her yaş grubunda görülmekle beraber özellikle 20-30 yaş arasında daha sık olarak meydana gelir. Her iki cinsiyette de eşit oranda görülür. Hastalığın sıklığı coğrafi bölgelere göre değişkenlik göstermez.
APANDİS ORGANI (APPENDİX VERMİFORMİS) NEREDEDİR?
Apandis, karın sağ alt bölgesinde, kalın bağırsağın başlangıç kısmı olan "çekum"un alt kenarından başlayan, ucu kör (kapalı) sonlanan bir kanal olup, görünümü itibariyle solucana benzeyen bir organdır. Ortalama uzunluğu 10 santimetre, kalınlığı 0,5 ilâ 1 santimetredir. İşlevi tam olarak bilinmemekle beraber bağışıklık sisteminin bir parçası olan lenf bezlerini içermesi bu sisteme ait işlevleri olduğunu düşündürmektedir.
Apandis karın boşluğu içinde sağ alt kadranda bulunur.
AKUT APANDİSİT NASIL OLUŞUR? NASIL KORUNABİLİRİM?
Tüm mide-bağırsak kanalında olduğu gibi apandiste de kanalın içini döşeyen örtünün bir salgısı ve bu örtüde buraya özgü yaşayan mikroplar bulunmaktadır. Apandisin kalın bağırsağın içine doğru açılan ağzı herhangi bir nedenle tıkanırsa bu salgı birikerek mikropların burada çoğalmasına, apandisin şişmesine ve iltihaplanmasına neden olur ki bu durum "Akut Apandisit" olarak tanımlanır. Bu şişme ve iltihap apandisin kanlanmasını bozabilir. Basıncın artması ve kanlanmanın bozulması nedeniyle apandis bir yerinden delinebilir. İşte bu durum halk arasında "apandisit patlaması" diye tabir edilen durumdur. Tıkanıklığın en sık sebepleri sert dışkı parçalarının apandis kanalına girmesi ve buradaki lenf bezlerinin şişmesidir. Çok nadiren apandisin tümörleri de tıkanmaya sebep olarak kendini Akut Apandisit tablosu ile belli eder. İşte bu nedenlerden dolayı apandisitin oluşmaması için alınması gereken bir önlem ya da bir ilaç yoktur.
AKUT APANDİSİTİN BELİRTİLERİ NELERDİR? TEŞHİSİ NASIL KONUR?
Akut Apandisitte erken dönemde karında orta kısımda - göbek çevresinde yeri tam olarak gösterilemeyen devamlı bir ağrı hissedilir. Bu ağrıdan dolayı hastada tuvalete gidip dışkılama ihtiyacı doğar. Ancak hasta dışkılasa bile rahatlama hissetmez. Bununla beraber iştahsızlık da mutlak belirtiler arasındadır. Bunlara ek olarak hastalarda her zaman olmamakla beraber ateş, bulantı ve yemek yediği takdirde kusma görülebilir. Hastanın karın orta kısımda-göbek çevresindeki ağrısı, genellikle 6 ilâ 12 saatte karın sağ alt bölgesine kayar ve buraya yerleşir. Hastanın karın sağ alt kısmı çok hassas hale gelir. Hasta, ağrı olacağı için hareket etmek, zıplamak, öksürmek, gülmek istemez. Bu aşamada bir genel cerrahi uzmanına başvuran hastanın anlattıkları ve genel cerrahın muayene bulguları Akut Apandisit tanısını büyük oranda koydurur. Ancak gerek tanıyı desteklemek amacıyla, gerekse Akut Apandisiti taklit edebilen birçok hastalığın olması nedeniyle ayırıcı tanıyı yapmak amacıyla bu aşamada bazen kan sayımı, ultrasonografi-bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme yöntemleri, idrar tahlili gibi bazı tetkikler istenebilir.
AKUT APANDİSİT OLDUĞUMDAN ŞÜPHELENİYORSAM NELER YAPMALIYIM?
Yukarıda bahsedilen özellikle erken dönem belirtileri gösteren kişiler hiçbir şekilde ağrı kesici almamalı, bir şeyler yiyip içmemeli ve derhal bir genel cerrahi kliniğinin olduğu sağlık kuruluşuna başvurmalıdırlar.
AKUT APANDİSİTİN TEDAVİSİ
Akut Apandisitin kesin ve tek tedavisi ameliyat ile iltihaplı apandisin çıkarılmasıdır. Bu ameliyata "apendektomi" denir. Genel anestezi (narkoz) altında yapılan bu ameliyatın ortalama süresi yarım ilâ bir saat arasındadır. Bu ameliyat laparoskopik ya da açık yöntemle yapılabilir. Her iki yöntemin de kendilerine özgü avantaj ve dezavantajları vardır. Bu avantaj ve dezavantajlar hasta ile genel cerrah arasında konuşularak en uygun yöntem seçilmelidir. Laparoskopik (kapalı) yöntemde hastanın karnına açılan 3-4 adet 0,5-1 santimetrelik deliklerden kamera ve uzun çubuk şeklinde aletler yardımı ile iltihaplı apandis çıkarılır. Açık yöntemde ise karın sağ alt bölgeye yapılan 4-5 santimetrelik kesiden aynı işlem uygulanır.
AKUT APANDİSİTİN KARIŞTIĞI DURUMLAR VAR MIDIR ?
Tüm yapılan tetkik, muayene ve hastadan alınan hastalığı ile ilgili öyküye rağmen Akut Apandisit hastalığı tanısı ile ameliyata alınan hastaların %20'sinde ameliyat sırasında Akut Apandisit olmadığı ortaya çıkabilir. Karın içi iltihaplanmaları, idrar yolları problemleri, kadınlarda jinekolojik (kadın hastalıkları) hastalıklar apandisite benzer durumlara neden olabilir. Bu durumda genellikle yine de apendektomi uygulanır. Buna ek olarak karın içinde hastanın mevcut şikayetlerine neden olabilecek başka problem varsa ve cerrahi olarak düzeltilebiliyorsa buna yönelik girişim de aynı seansta yapılabilir.
AMELİYAT SONRASI DÖNEM
Apendektomi ameliyatı sonrasında hastalar ortalama 1-2 gün içinde hastaneden taburcu olacak duruma gelirler. Günlük aktivitelerine dönmeleri ise hastadan hastaya değişkenlik göstermekle beraber ortalama 5-10 gündür. Cilt dikişleri genellikle ameliyattan 10 gün sonra alınır. Ameliyat sonrası dönemde hastalar ağır hareketlerden 3 ay boyunca kaçınmalıdırlar. Ameliyat sonrası dönemde en sık karşılaşılan problem (komplikasyon) kesi yerinin mikroplara bağlı olarak gelişen iltihaplanmasıdır. Bu nedenle kesi yerinde giderek artan veya geçmeyen ağrı, kızarıklık, ısı artışı ve hassasiyet olması durumunda hemen genel cerrahınıza başvurmanız gerekmektedir.
AKUT APANDİSİTİN SEYRİ SIRASINDA OLUŞABİLECEK PROBLEMLER (KOMPLİKASYONLAR) NELERDİR ?
Akut Apandisit her zaman yukarıda anlatıldığı gibi seyretmez. Bu hastalarda apandisin diğer organlar ile sınırlanması (plastron apandisit), apandisit delinmesi (patlaması) ile karın zarı iltihabı, bakterilerin tüm vücut fonksiyonlarını bozması (sepsis), karın içi apsesi ve karaciğer apsesi gelişebilir.
PLASTRON APANDİSİT
Bazen Akut Apandisit geliştiğinde nadiren de olsa hastanın iç organları (ince bağırsaklar ve omentum denilen karın içi yağ tabakası) iltihaplı apandisin etrafını çevreleyerek iltihabın karna yayılmasını sınırlar ve muayenede bu durum karın sağ alt kısmında ele gelen kitle olarak fark edilir. Ultrasonografi ve/veya bilgisayarlı tomografi de bu durumun tanısının konmasında yardımcı olabilir. Bu duruma "plastron apandisit" denir. Bu durumda ameliyat zor ve çevreleyen organlarda hasar gelişme riski nedeniyle tehlikeli olabilir. Eğer plastron apandisit tanısı konmuşsa ve hastanın karın bulguları çok şiddetli değilse hasta hastaneye yatırılarak damardan antibiyotik tedavisi altında takibe alınır. Takip süresince iyileşme olursa hasta taburcu edilir. Bu durumda ameliyat 1-2 ay sonra mutlaka gerçekleştirilmelidir
APANDİSİT DELİNMESİ, KARIN ZARI İLTİHAPLANMASI, BAKTERİLERİN TÜM VÜCUT FONKSİYONLARINI BOZMASI (SEPSİS)
Akut Apandisitteki şişme ve iltihaplanma apandisin kanlanmasını bozabilir. Basıncın artması ve kanlanmanın bozulması nedeniyle apandis bir yerinden delinerek halk arasında "apandisit patlaması" diye tabir edilen durum meydana gelir. Bu durum normalde Akut Apandisitin erken safhalarında pek olmaz. Genellikle karın ağrısının önemsiz olduğunu düşünerek ihmal eden ve ağrı kesiciler ile zaman kaybeden hastalarda görülür. Delinen apandisten çıkan ve karın içine yayılan iltihaplı ve bakteriden zengin sıvı karın zarı iltihaplanmasına neden olur. Bu durumda ağrı daha şiddetli ve daha geniş bir alanda ya da tüm karında hissedilir. Eğer halen bir müdahale edilmemişse karna yayılan bakteriler buradan kısa zamanda kana geçerek tüm vücudu tehdit eder. Hastanın genel durumu, bilinci bozulur. Tansiyonu düşer, ateşi çok yükselir veya normalin altına düşer. Tüm sistemler olumsuz etkilenir. Bu durum "sepsis" olarak adlandırılır. Sepsis çok ciddi, ölümcül bir tablodur. Hızlı ve çok yönlü tedavi gerektirir (cerrahi tedavi, ilaç tedavisi, yoğun bakım).
KARIN İÇİ APSE
Karın içinde sınırlı bir alanda irin (cerahat, iltihaplı-mikroplu sıvı) birikmesi yani apse oluşumu apandisit hastalığının seyrinde birkaç şekilde oluşabilir. Bunlardan biri "periapendiküler apse" olarak tabir edilen apandisin hemen etrafını çevreleyen apsedir. Delinen iltihaplı apandisin içindeki iltihaplı ve bakteriden zengin sıvı, çevre organların sınırlaması nedeniyle ile karna yayılmaz ve böylece periapendiküler apse meydana gelmiş olur. Tedavide cerrahi girişim genellikle ilk tercih edilen yöntem değildir. Apse gerçekten sınırlı ise ve hastanın genel durumunu etkilememişse ve de teknik olarak mümkün ise ultrasonografi ya da bilgisayarlı tomografi rehberliğinde lokal anestezi (mevzi anestezisi) uygulanarak bu apsenin içine drenaj tüpü (kateter) yerleştirilir. Bununla beraber hastaya damardan antibiyotik tedavisi de verilir. Hastanın genel durumu böylece düzeltilerek taburcu edilir. Ancak bu hastalara mutlaka 1-2 ay sonra apendektomi ameliyatı yapılmalıdır.
Apandisit hastalığının seyri boyunca oluşabilen diğer karın içi apse şekli ise ameliyat sonrasında -özellikle apandis delindikten sonra ameliyat edilenlerde- görülen karın içi apsedir. Her ne kadar cerrahi müdahale ile karın içi temizlense ve sonrasında hastaya antibiyotik tedavisi verilse de, nadiren de olsa bazı hastalarda tüm bu alınan önlemlere rağmen ameliyat sonrası dönemde karın içi apse gelişebilmektedir. Ameliyat sonrası dönemde gelişen bu karın içi apse, teknik olarak mümkün ise ultrasonografi ya da bilgisayarlı tomografi rehberliğinde lokal anestezi (mevzi anestezisi) uygulanarak, içine drenaj tüpü (boşaltım tüpü, kateter) yerleştirilmesi ve beraberinde damardan antibiyotik verilmesi ile tedavi edilebilir. Kateter yerleştirilmesi apsenin karın içindeki yerinden dolayı teknik olarak mümkün olmazsa o zaman ameliyat ile apsenin boşaltılması ve buraya drenaj tüpü yerleştirilmesi gerekebilir.
KARACİĞER APSESİ
Çok nadiren de olsa apandisit hastalığının seyri sırasında (ameliyat öncesi veya sonrası dönemde) iltihaplı apandis ve/veya çevresindeki iltihaplı dokularda bulunan mikroplar, bağırsakların toplar damarına (portal ven) geçerek bu damarda iltihap yapabilir (pyeflebit). Bununla beraber bu toplar damar karaciğere döküldüğü için mikroplar karaciğere yerleşebilir ve burada apse oluşumuna neden olabilir. Tedavide lokal anestezi ile kateter yerleştirilmesi ya da cerrahi müdahale ve beraberinde damardan antibiyotik tedavisi uygulanabilir.
GEBELİK VE APANDİSİT
Apandisit hastalığı, gebeliklerde rahim dışı nedenler arasında en çok cerrahi girişim gerektiren hastalıktır. Ortalama 2000 gebelikte bir apandisit hastalığı görülür. Özellikle ilk 6 ayda daha sık olmak üzere gebeliğin her safhasında görülebilmektedir. Gebelikte rahmin baskısı ile apandis organı yukarı-sağa yer değiştirir ve dolayısı ile apandisitte ağrı normalden farklı bir yerde hissedilebilir. Yine gebelikte belirtiler normalden daha düşük şiddette hissedilebilir. İşte bu nedenlerden ötürü gebelikte apandisit hastalığının en önemli özelliği teşhisin konmasındaki zorluktur. İlk üç aydan sonraki dönemlerde yeniden başlayan bulantı-kusma şikayeti beraberinde hafif de olsa ağrı varsa akla apandisiti getirmelidir. Gebelikte apandisitin tedavisi farklılık göstermez. Cerrahi tedavi burada da esastır. Ancak maalesef cerrahi tedavinin %10-15 ihtimalle erken doğuma, %3 ilâ 5 ihtimalle de bebek ölümüne neden olduğu, eğer apandisit delinmişse bu oranların 4 kat arttığı tesbit edilmiştir. Bu nedenle gebelikte apandisit şüphesi varlığında dikkatli ve hızlı bir değerlendirme ile hastanın cerrahi tedavisi yapılır.
http://www.kolonrektum.com/apandisit.html